İşyeri Birleşmesi ve İşe İade Davası
T.C.
İSTANBUL
4. İŞ MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2007/254
KARAR NO : 2007/619
HAKİM : ALİ YİĞİN 29985
KATİP : MÜZEYYEN YOLAY
DAVCI : Y.Ö.
VEKİLİ : Av. İSMAİL ALTAY
Bahariye Cd. Halil Ethem Sk. Sauna Apt. No:30/5 Kadıköy/İstanbul
DAVALI : YAPI KREDİ YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş.
Yapı Kredi Plaza A Blok Büyükdere Cd. Levent/İstanbul
VEKİLİ : Av. U.D.
İnebolu Sk. 63/2 34427 Setüstü, Kabataş/İstanbul
DAVA : İşe İade
DAVA TARİHİ : 13.04.2007
KARAR TARİHİ : 12.09.2007
DAVANIN MEVZUU: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 01.08.1990 tarihinde çalışmaya başladığını, son olarak yatırım fonları müdürü iken 31.03.2007 tarihinde hizmet akdinin fesih edildiğini, beyanla fesih gerekçesi olarak gösterilen sebebin geçerli olmadığı gibi son çare ilkesine uygun hareket edilmediğini beyanla, davalarının kabulüyle feshin geçersizliğinin tespitine ve işe iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Koç Yatırım Menkul Değerler A.Ş. ile birleşmesi nedeniyle yeniden yapılandırmaya gidildiğini, ilk olarak çalıştığı departmanlar kapatılan ya da mevcut hizmetine ihtiyaç duyulmayan çalışanlar için yeni iş imkanları aranmış olup, bulunabilenlere yapılan tekliflerin kabul görmesi halinde çalıştırılmaya devam edilmiş olmalarına rağmen bazılarının teklifi kabul etmediği ancak yapılan tüm çalışmalara rağmen özellikle üst düzey yönetici olan davacıya uygun bir iş bulunamadığını beyanla hizmet akdinin kadro fazlası nedeniyle sona erdirme durumunda kalındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
GEREKÇE: Dava, 4857 sayılı Yasanın 21. maddesi kapsamında feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasıdır.
Davacıya tebliğ edilen 30.03.2007 tarihli fesih bildiriminde özetle; Koç Yatırım Menkul Değerler A.Ş. – Yapı Kredi Yatırım Menkul Değerler A.Ş. entegrasyon çalışmaları kapsamında organizasyonel değişim yaşandığı ve bu çerçevede mevcut pozisyonunda kadro fazlası oluştuğu ve bilgi ve tecrübesine uygun bir başka iş bulunamadığı belirtilerek hizmet akdinin 31.03.2007 tarihi itibariyle fesh edilmesine karar verildiği bildirilmektedir.
Fesih bildirimi içeriğinde yeniden yapılandırma sırasında ortaya çıkan kadro fazlası ve davacıya uygun bir iş bulunamaması sebep olarak gösterilmiş olup, cevap dilekçesinde de buna uygun savunma yapılmış olmasına rağmen dinlenen taraf tanıklarının anlatımları ve tüm dosya kapsamına göre birleşme sonrasında davacının yürüttüğü yatırım fonları müdürlüğü görevi, fonların bankaya devredilmesi nedeniyle kaldırılmış ise de davacının üst düzey yönetici olması ve bankacılık alanındaki deneyim ve birikimi gözetildiğinde bilgi ve tecrübesine uygun bir iş önerildiği veya önerilmesine rağmen kabul edilmediği ispatlanamadığından, son çare ilkesine uygun hareket edilmediği kanaatine varıldığından, feshin geçerli sebeple yapıldığına dair davalı savunmasına itibar edilmeyerek süresinde ve usulüne uygun olarak açıldığı anlaşılan davanın kabulüyle feshin geçersizliğinin tespitine ve hizmet süresi ve davacının üst düzey yönetici olduğu dikkate alınarak tazminatın 8 aylık brüt ücreti tutarı olarak belirlenmesine karar verilmek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın kabulüyle, işverence yapılan feshin geçersizliğinin ve davacının işe başlatılması gerektiğinin tespitine,
Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde başvurulması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine,
Davacının yasal sürede başvurmasına rağmen işverenin süresinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin 8 aylık brüt ücreti tutarı olarak belirlenmesine,
Peşin harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanan 450,00 YTL vekalet ücretinin ve davacı tarafınca yapılan masraflara peşin harcın ilavesi ile bulunan 35,00 YTL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair 8 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı.
Katip 93024 12.09.2007 Hakim 29985
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2007/39433
KARAR NO : 2008/16358
YARGITAY İLAMI
MAHKEMESİ : İstanbul 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12.09.2007
NUMARASI : 2007/254 – 2007/619
DAVACI : Y.Ö. ADINA AV. İSMAİL ALTAY
DAVALI : YAPI KREDİ YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. ADINA AV. U.D.
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi S.Göktaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
- YARGITAY KARARI –
Davacı işçi, iş sözleşmesinin işverence geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı işveren vekili, Yapı Kredi Menkul Değerler A.Ş.nin hisselerinin dava dışı Koç-Unicredito ortaklığı tarafından satın alınması ve akabinde Koç Yatırım Menkul Değerler A.Ş. ile Yapı Kredi Menkul Değerler A.Ş.’nin Yapı Kredi çatısı altında birleştirilmesi nedeniyle şirkette yeniden yapılanmaya gidildiğini, alınan Yönetim Kurulu Kararı ile yeni bir organizasyon şeması oluşturulduğunu, organizasyonel değişim kapsamında bir kısım pozisyonların ortadan kalktığını, bir kısmında da değişiklik yapıldığını, bu çerçevede davacının çalıştığı bölüm ve pozisyonun da kaldırıldığını, tüm bu değişiklikler sırasında feshe son çare olarak başvurulduğunu, davacıya yeni görevler önerilmesine rağmen davacının önerilen görevi kabul etmemesi nedeni ile iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece feshin geçerli nedene dayanmadığı sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinde işletmenin, işyerinin veya işin gerekleri kavramına yer verildiği halde, işletmesel karar kavramından sözedilmemiştir. İşveren amaç ve içeriğini belirlemekte serbest olduğu kararlar, yönetim hakkı kapsamında alabilir. Geniş anlamda işletme, işyeri ile ilgili ve işin düzenlenmesi konusunda, bu kapsamda işçinin iş sözleşmesinin feshi dahil olmak üzere işverenin aldığı her türlü kararlar, işletmesel karardır.
İşverenin, mevcut olan işçi sayısını azaltma yönünde kendini zorunlu görmesine yol açan durumun, onun tarafından daha önce alınan hatalı bir karara dayanması, iş sözleşmesinin feshini İş Kanunu’nun 18. maddesi anlamında geçersiz kılmaz. İş sözleşmesinin feshine yol açan işletmesel kararın yargı denetimine tabi olmaması, hatalı olarak alınan işletme kararları açısından da söz konusudur. Başka bir anlatımla, yargıç, işletmesel kararı denetleyemeyeceğinden onun hatalı olup olmadığını da denetleyemeyecek; dolayısıyla işletme kararının hatalı olduğu gerekçesi ile feshin geçersizliğine karar veremeyecektir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan fesihte, yargısal denetim yapılabilmesi için mutlaka bir işletmesel karar gerekir. İş sözleşmesinin iş, işyeri veya işletme gereklerine dayalı olarak feshi, işletmesel kararın sonucu olarak gerçekleşmekte, fesih işlemi de işletmesel karar çerçevesinde değişen durumlara karşı işverene tepkisini oluşturmaktadır. Bu kararlar işletme ve işyeri içinden kaynaklanan nedenlerden dolayı alınabileceği gibi, işyeri dışından kaynaklanan nedenlerden dolayı da alınabilir. Bu nedenler, bir ya da birden fazla işçinin işyerinde çalışmaya devam etmesi gerekliliğini doğrudan veya dolaylı olarak ortadan kaldırıyorsa, dikkate alınmalıdır.
İşçinin işletmedeki işyerinin kaybına, iş ilişkisinin feshine yol açan işletme dışı sebepleri, piyasa olayları belirler. İşletmenin doğrudan doğruya etkisinin olmadığı bütün sebepler, işletme dışı sebeplerdir. Siparişlerdeki azalma, pazarlama güçlükleri, satış ve sürümde azalma, hammade yokluğu, enerji sıkıntısı, kamu işyerlerinde devlet bütçesinden kaldırılması, meteorolojik sebepler işletme dışı sebeplere örnek gösterilebilir. İşletme dışı sebepler, işletme gereklerine dayanan fesih için, ancak, bu sebepler, işyerinde işgücü fazlasına neden olmuşsa, önem arzeder. İşveren, işletme dışı sebeplerin zorunlu kıldığı işletmesel süreçteki yapısal değişimi somut olarak ortaya koyarak bunun belirli çalışma yerlerinde azalmaya yol açtığını göstermelidir. Bir başka anlatımla, işveren, fiili verileri, işçilerin karşı vakıalar ile itiraz edebileceği ve mahkemelerce denetlenebilmesine imkan sağlayacak şekilde somut ve ayrıntılı olarak ortaya koymalıdır. İşletme dışı sebeplerin doğrudan doğruya etkisinin olduğu durumlarda, fesih, ileri sürülen işletme dışı sebep fiilen mevcut olduğunda ve işçinin çalışmaya devam etme olanağını ortadan kaldırdığında İş Kanunu’nun 18. maddesi anlamında geçerli bir sebebe dayanır. İşletme dışı sebebin mevcut olup olmadığı ve bu sebeplerin işletmenin işgücü ihtiyacına doğrudan doğruya etkileri, mahkemelerce tamamen denetlenebilir. Mahkeme, işletme dışı sebebin işletmedeki iş miktarına etki edip etmediği, ediyorsa ölçüsünü ve bu suretle işletmedeki işçi sayısına etki edip etmediği; ediyorsa ne kadarına etki ettiğini tespit eder. İşveren, işletme dışı sebeplerin varlığına dayanırsa, gerekçe yönünden kendisini bağlar. Dolayısıyla, işveren, işe iade davasında, işletme dışı sebeplerin kendisi tarafından iddia edilen kapsam ve yoğunlukta fiilen mevcut olduğunu ispat etmek zorundadır. İşveren, işletme dışı sebeplerle işyerinde işçi sayısının azaltılması arasındaki bağlantıları ortaya koymalıdır. Yeniden yapılanma kararı (kurucu işveren kararı) işletme gereklerine dayanan fesihle sonuçlanırsa, işletme dışı sebepler, işçilerin işletmedeki işyerlerini kaybetmelerinin doğrudan değil, dolaylı sebebi olmuş olur. Bu durumda, iş sözleşmesinin feshini doğrudan sebebini, yapısal karar ve tedbirler teşkil edecektir.
İşletme içi sebeplerden, işverenin, işletme yönetiminin esasını teşkil eden işletme politikasını gerçekleştirmek için, teknik, organizasyon ve ekonomik sahada aldığı bütün işletmesel tedbirler anlaşılmalıdır. Bu tedbirler aracılığıyla işveren, işverenin organizasyon yapısı ve üretimle ilgili düzenleme yapma hakkını (yönetsel karar alma hakkını) kullanmaktadır. Rasyonalizasyon tedbirleri (örneğin safi hasıla yaratmayan faaliyetleri elimine edilmesi için sürekli iyileştirme süreci), üretimin durdurulması veya üretimde değişiklik yapmak, masrafların kısılması, yeni çalışma, imalat ve üretim metotlarının uygulamaya sokulması veya değiştirilmesi, yeni bir pazarlama sisteminin uygulamaya sokulması, yarım gün çalışmayı tam gün çalışmaya dönüştürme, işlerin, işyerinin tam gün çalışan yerlerinde mi yoksa kısmi süreli çalışan yerlerde mi yapılacağının karara bağlanması, vardiya usulü çalışma sistemine geçme, çalışma sürelerinin azaltılması, çalışma sürecinde reorganizasyona giderek, çalışma yoğunluğunun arttırılması, işyerinin verimsiz çalışması veya kazançta düşme, işyeri sahalarının veya bölümlerinin birleştirilmesi, üretimin bir kısmının yurt dışına kaydırılması, belirli faaliyetlerin başka firmalara (outsourcing) veya alt işverene aktarılması, işletmenin üretim kapasitesini düşürmek, işletme veya işyerini kapatmak ya da işletmenin bir bölümünü veya servisini kapatmak, kazanç maksimizasyonu (kazancı azami hadde çıkartma), Lean-management’in veya grup çalışma sisteminin uygulamaya sokulması gibi organizasyona yönelik değişiklikler, işverenin işçi mevcudunu süresiz azaltma kararı, doktrin ve Alman yargı içtihatlarında işletme içi sebep olarak nitelendirilen işletmesel kararlara örnek olarak verilebilir. İşletme içi sebeplerden kaynaklanan fesihlerde, işverenin hangi tedbirleri aldığını ve bu tedbirlerin iş sözleşmesi feshedilen işçinin işine nasıl etki ettiğini ortaya koymak zorundadır. İşveren, işletme içi tedbirlerin amaca uygunluğunu ve gerekliliğini gerekçelendirmek zorunda değildir. İşletme içi sebeplere dayanılarak yapılan fesihlerde, mahkemeler tarafından dikkate alınacak husus, işletmesel kararın fiilen uygulamaya geçilip geçilmediği ve feshi ihbar süresinin geçmesiyle birlikte, işçinin işyerinde çalışma imkanının ortadan kalkıp kalkmadığıdır. Bu bağlamda işveren, organizasyona yönelik veya teknik hangi tedbiri aldığını ve bu tedbirin uygulanmasıyla iş sözleşmesi feshedilen işçinin işine nasıl olumsuz yönde etki ettiğini açıkça ortaya koymalıdır.
İşletmesel karar söz konusu olduğunda, kararın yararlı ya da amaca uygun olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılamaz. Kısaca, işletmesel kararlar yerindelik denetimine tabi tutulamaz. İşverenin serbestçe işletmesel karar alabilmesi ve bunun kural olarak yargı denetimi dışında tutulması şüphesiz bu kararların hukuk düzeni tarafından öngörülen sınırlar içinde kalınarak alınmış olmalarına bağlıdır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/2 maddesinde açıkça, feshin geçerli nedenlere dayandığının ispat yükü davalı işverene verilmiştir. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına uygunluğunu, daha sonra içerik yönünden feshin nedenlerinin geçerli (veya haklı) olduğunu kanıtlayacaktır. Bu kapsamda, işveren fesihle ilgili karar aldığını, bu kararın istihdam fazlası meydana getirdiğini, tutarlı şekilde uygulandığını ve feshin kaçınılmaz olduğunu ispatlamalıdır.
İşverenin, dayandığı fesih sebebinin geçerli (veya haklı) olduğunu uygun delillerle inandırıcı bir biçimde ortaya koyması, kanıt yükünü yerine getirmiş sayılması bakımından yeterlidir. Ancak bu durum, uyuşmazlığın çözümlenmesine yetmemektedir. Çünkü yasa koyucu işçiye başka bir olanak daha sunmuştur. Eğer işçi, feshin, işverenin dayandığı ve uygun kanıtlarla inandırıcı bir biçimde ortaya koyduğu sebebe değil, başka bir sebebe dayandığını iddia ederse, bu başka sebebi kendisi kanıtlamakla yükümlüdür. İşçinin, işverenin savunmasında belirttiği neden dışında, iş sözleşmesinin örneğin sendikal nedenle, eşitlik ilkesine aykırı olarak, keza keyfi olarak feshedildiğini iddia ettiğinde, işçi bu iddiasını kanıtlamak zorundadır.
Feshin işletme, işyeri ve işin gerekleri nedenleri ile yapıldığı ileri sürüldüğünde, öncelikle bu konuda işverenin işletmesel kararı aranmalı, bağlı işveren kararında işgörme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı (ölçülülük denetimi – feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalıdır.
İşletmesel kararın amacı ve içeriğini belirlemekte özgür olan işveren, işletmesel kararı uygulamak için aldığı tedbirin feshi gerekli kıldığını, feshin geçerli nedeni olduğunu kanıtlamalıdır. İşletmesel kararın amacı ve içeriğini serbestçe belirleyen işveren, uygulamak için aldığı, geçerli neden teşkil eden ve ayrıca istihdam fazlası doğuran tedbire ilişkin kararı, sürekli ve kalıcı şekilde uygulamalıdır. İşveren işletme, işyeri ve işin gerekleri nedeni ile aldığı fesih kararında, işyerinde istihdam fazlalığı meydana getirdiğini ve feshin kaçınılmazlığını kanıtlamak zorundadır. İş sözleşmesinin feshiyle takip edilen amaca uygun daha hafif somut belirli tedbirlerin mevcut olup olmadığının değerlendirilmesi, işverenin tekelinde değildir. Bir bakıma feshin kaçınılmaz olup olmadığı yönünde, işletmesel kararın gerekliliği de denetlenmelidir. Feshin kaçınılmazlığı ekonomik açıdan değil, teknik denetim kapsamında, bu kararın hukuka uygun olup olmadığı ve işçinin çalışma olanağını ortadan kaldırıp kaldırmadığı yönünde, kısaca feshe son çare olması ilkesi çerçevesinde yapılmalıdır.
İş ilişkisinde işletmesel kararla iş sözleşmesini fesheden işveren, Medeni Kanun’un 2. maddesi uyarınca, yönetim yetkisi kapsamındaki bu hakkını kullanırken, keyfi davranmamalı, işletmesel kararı alırken dürüst olmalıdır. Keyfilik denetiminde işverenin keyfi davrandığını işçi iddia ettiğinden, genel ispat kuralı gereği, işçi bu durumu kanıtlamalıdır.
Dosya içeriğine göre davalı şirket Yönetim Kurulunca Koç Yatırım Menkul Değerler A.Ş. ile birleşme ve entegrasyon çalışmaları kapsamında davacının iş sözleşmesinin feshine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacıya tebliğ edilen fesih bildiriminde iş sözleşmesinin “Koç Yatırım Menkul Değerler A.Ş.nin devir sureti ile Yapı Kredi Yatırım Menkul Değerler A.Ş. ile entegrasyon çalışmaları kapsamında şirketimiz üst yönetiminin kararları doğrultusunda organizasyonel değişim yaşanmaktadır. Bu çerçevede mevcut bazı pozisyonlar kalkmış olup şirketimiz organizasyon yapısında yapısında yapılan değişikliklere paralel olarak yönetimimiz iş süreçlerinde oluşan yapısal değişiklikler nedeniyle çalışma yaşamınızdaki bilgi ve tecrübenize uygun bir görev bulunmadığı” gerekçesi ile feshedildiği belirtilmiştir. Aynı konuda faaliyet yapan iki şirketin birleşmesi nedeni ile bazı bölümlerde kadro fazlalığı meydana gelmesi muhtemeldir. Davalı işveren vekili, birleşme nedeni ile davacının pozisyonun kaldırıldığını, başka bir bölümde değerlendirme olanağının kalmadığı ileri sürülmüştür. Yeni organizasyon şeması bulunduğu belirtilmesine rağmen dosyada her hangi bir organizasyon şeması sunulmamıştır. Ancak davalı vekili, bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak fesih nedeni yapılan olguların açıklığa kavuşturulmasını talep etmiştir. Bu durumda yapılacak iş, bir endüstri mühendisi, bir hukukçu ve bir muhasebeci bilirkişi aracılığı ile işyerinde keşif yapılarak; davalı şirket ile Koç Yatırım Menkul Değerler A.Ş.’nin birleşip birleşmedikleri, birleşme nedeni ile davacının pozisyonunun kaldırılıp kaldırılmadığı, pozisyonu kaldırılmış ise başka bir bölümde değerlendirme olanağının bulunup bulunmadığı, fesihten önce ve sonra her iki şirkete yeni işçi alınıp alınmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı karar verilmiş olması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
M.Kılıçoğlu C.İ.Günay T.Özmen A.Celkan R.Balta
NK.
T.C.
İSTANBUL
4. İŞ MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2008/491
KARAR NO : 2009/281
HAKİM : ALİ YİĞİN 29985
KATİP : MÜZEYYEN YOLAY 93024
DAVCI : Y.Ö.
VEKİLİ : Av. İSMAİL ALTAY
Bahariye Cd. Halil Ethem Sk. Sauna Apt. No:30/5 Kadıköy/İstanbul
DAVALI : YAPI KREDİ YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş.
Yapı Kredi Plaza A Blok Büyükdere Cd. Levent/İstanbul
VEKİLİ : Av. U.D.
İnebolu Sk. 63/2 34427 Setüstü, Kabataş/İstanbul
DAVA : İşe İade
DAVA TARİHİ : 13.04.2007
KARAR TARİHİ : 14.05.2009
DAVANIN MEVZUU: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 01.08.1990 tarihinde çalışmaya başladığını, son olarak yatırım fonları müdürü iken 31.03.2007 tarihinde işten çıkarıldığını, fesih gerekçesinin doğru olmadığı gibi son çare ilkesine uygun hareket edilmediğini beyanla, davalarının kabulü ile feshin geçersizliğinin ve davacının işe başlatılması gerektiğinin aksi halde ödenmesi gereken tazminatının 8 aylık brüt ücreti olarak belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Yapı Kredi Yatırım Menkul Değerler A.Ş.nin hisselerinin Koç-Uniciretido ortaklığı tarafından satın alınması ve sonrasında Koç Yatırım Menkul Değerler A.Ş. ile Yapı Kredi Yatırım Menkul Değerler A.Ş.nin, Yapı Kredi çatısı altında birleşmesi nedeniyle ciddi ve sistematik bir yapılanmaya gidildiğini, yönetim kurulu kararı ile yeni bir organizasyon şeması oluşturulduğunu, bunları yaparken personelin mümkün olduğunca mağdur edilmediğini ve kendilerine uygun iş imkanları olup olmadığının araştırıldığını, bu çerçevede bir kısım çalışanlara yeni iş imkanları yaratıldığını, ancak her şeye rağmen bilgi ve tecrübesine uygun yeni iş imkanı bulunamayan personelin hizmet akitlerine son verilmek durumunda kaldıklarını, bunun işletmesel karar sonucu ortaya çıkan geçerli bir fesih olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
GEREKÇE : Dava, 4857 sayılı Yasanın 21. maddesi kapsamında işe iade davasıdır.
Davacıya aynı tarihte tebliğ edildiği anlaşılan fesih bildiriminde “Koç Yatırım Menkul Değerler A.Ş. – Yapı Kredi Yatırım Menkul Değerler A.Ş. entegrasyon çalışmaları kapsamında organizasyonel değişim yaşanmaktadır. Bu çerçevede mevcut pozisyonunuzda kadro fazlası oluşmuştur. … Bilgi ve tecrübenize uygun başka bir pozisyon bulunamamıştır. … İş akdinizin 31.03.2007 tarihi itibariyle fesh edilmesine…” denilerek hizmet akdi davalı işverence sonlandırılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; her ne kadar iki şirketin birleşmesi neticesinde ciddi ve sistematik yapılanmaya gidilmesi ve bu yönde yeni bir organizasyon şeması oluşturulması işletmesel bir karar ise de, birleşmenin aynı zamanda iş yükü artışını ortaya çıkaracak olması nedeniyle kadro fazlalığı gerekçesiyle işten çıkarmalar yaşanması durumunda kalanların iş yükünün iki katına çıkacağı, yeniden yapılanma çalışmalarının hizmet akitlerinin sona erdirilmesi için bir fırsat olarak görülmemesi gerektiği ve davacının hizmetinden başka şekillerde yararlanma imkanı bulunup bulunmadığı araştırılmamış olmasının, başka değişle son çare ilkesine uygun hareket edildiğinin ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve davacının işe iadesine,
Dair verilen karar Yargıtay 9. H.D. Başkanlığı 17.06.2008 günlü ilamı ile işyerinde endüstri mühendisi, hukukçu ve muhasebeci bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişiler heyeti ile keşif yapılması gerektiği belirtilerek bozularak geri çevrilmekle,
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek devam olunan yargılama sırasında, ilamda belirtilen şekilde oluşturulan bilirkişiler kurulu ile mahallinde keşif yapılmak suretiyle alınan mahkememizin görüş ve kanaatine uygun 02.04.2009 günlü bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre yeniden yapılan değerlendirme neticesinde,
Birleşme sonrası gerçekleşen yeniden yapılanma çalışmalarının kadro fazlalığı ortaya çıkardığı sabit olmakla birlikte, çalışanların hizmet akitlerinin feshedilmesinden önce başka birimlerde çalıştırılmasının mümkün olup olmadığının araştırılması ve buna rağmen mümkün olmadığının savunulması ve ispatlanması gerekirken, yurt çapında örgütlenmesi bulunan davalı işverenin bu yönde bir çalışma yaptığını ve buna rağmen sonuç alamadığını ispatlayamadığından feshin geçerli nedenle yapıldığına dair davalı savunmasına itibar etmek mümkün olmadığından, süresinde ve usulüne uygun olarak açılan davanın kabulü ile feshin geçersizliğinin ve davacının işe başlatılması gerektiğinin tespitine, süresinde müracaatına rağmen işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının, davacının hizmet süresi ve yaptığı iş gözetilerek 6 aylık brüt ücreti tutarı olarak belirlenmesine karar verilmek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kabulüyle, işverence yapılan feshin geçersizliğinin ve davacının işe başlatılması gerektiğinin tespitine,
Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde başvurulması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsili gerektiğinin tespitine,
Davacının yasal sürede başvurmasına rağmen işverenin süresinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin 6 aylık brüt ücreti tutarı olarak belirlenmesine,
Peşin harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanan 575,00 YTL vekalet ücretinin ve davacı tarafınca yapılan masraflara peşin harcın ilavesi ile bulunan 36,00 YTL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair 8 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 14.05.2009
Katip 93024 Hakim 29985
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2007/39433
KARAR NO : 2008/16358
YARGITAY İLAMI
MAHKEMESİ : İstanbul 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14.05.2009
NUMARASI : 2008/491 – 2009/281
DAVACI : Y.Ö. ADINA AV. İSMAİL ALTAY
DAVALI : YAPI KREDİ YATIRIM MENKUL DEĞERLER A.Ş. ADINA AV. U.D.
DAVA : Davacı, işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, bozmaya uyarak isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi N.Taşdelen tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, iki tarafın yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin 1,55 TL’nin davacıya arta kalanın davalıya yükletilmesine, 14.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
M.Kılıçoğlu S.Özfırat R.Balta R.C.Hanedan M.Çamur
Ü.T.